Cuma, 26 Nis 2024
066/2015 Deniz Ticareti Gözetim Hizmetleri Yönetmeliği Taslağı Hakkında
dnd logo antet
 

İzmir, 06/04/2015

Sayı, 066/2015

Değerli Üyelerimiz,


Derneğimizin Hukuk Müşavirliğinden alınan, “Deniz Ticareti Gözetim Hizmetleri Yönetmeliği Taslağı” hakkında görüşleri aşağıda bilgilerinize sunulmuştur.

Saygılarımızla.
Mehti Bıkmaz
Deniz Nakliyecileri Derneği-İzmir Müdür

 

From: Baris Calik ( Calik & Calik Law Office )
Sent: Tuesday, March 31, 2015 7:55 PM
To: Josi Cikurel
Cc: Ahmet Calik ( Calik & Calik Law Office ); Zeynep Calik ( Calik & Calik Law Office )
Subject: RE: deniz ticareti gözetim hizmetleri yönetmeliği taslağı hk.
 Sayın Bay Cozi ;        
         Konu mailinize istinaden, deniz ticaretinin gerektirdiği gözetim hizmetlerinin düzenlenmesi, bu hizmeti yapacak olanların yetkilendirilmesi ve denetlenmesi ile gözetim uzmanlarının çalışmalarına ilişkin esasların belirlenmesi için düzenlenmiş bulunan “Deniz Ticareti Gözetim Hizmetleri Yönetmeliği Taslağı”  hakkında görüşlerimiz şu şekildedir.
 
Tasarının “Gözetim Yetki Belgesi Başvuruları İçin Aranılan Nitelikler” başlıklı 6. Maddesi (f) bendinde gözetim yetki belgesi almak için başvuruda bulunan kuruluşların en az 2.000.000 TL (İki Milyon Türk Lirası) yatırılmış sermayesinin bulunması şartı getirilmiştir. Bu konu hukuki konu olmaktan çok ticari ve şirketlerin kendi iç meseleleri olmakla birlikte kanımızca gözetim hizmeti yapacak firmaların en az 2.000.000 TL yatırılmış sermayesi bulunması şartı getirilmesi hakkaniyete ve denizcilik sektörünün mevcut şartlarına aykırı olacak, bu düzenleme Türkiye’ de faaliyet gösteren pek çok gözetim firmasının muhtemelen faaliyetlerine son vermesine sebebiyet verecektir.
 
Taslağın “Uyarma, Para Cezası, Faaliyetin Durdurulması” başlıklı 14. Maddesi, 1. Fıkrasında, 11. ve 12. Maddelere aykırılık halinde bu maddelere aykırı davrananların aykırılıklarının 30 gün içinde düzeltilmesi hususunda uyarılacakları ancak aykırılıkların tekrarı veya devamı halinde bu aykırılığı tekrar eden veya aykırılığa devam edenlere para cezası tatbik edileceği tasarlanmıştır. Fakat burada ucu açık ve üst zaman sınırı belirtilmeden sadece aykırılığın devamı veya tekrarında bahsolunması ceza hukukunun temel prensiplerine aykırı bulunmaktadır.  Kanımızca burada üst zaman sınırı belirtilmek kaydı ile örneğin “aykırılığın 30 gün içinde düzeltilmeyip devam etmesi veya aykırılığın 5 yıl içinde tekrarlanması halinde” para cezasının hükmedilmesi uygun olacaktır.  Yani burada tekerrür sebebi ile uygulanacak cezasının 5 yıl ile sınırlı olması gerekmektedir. Aynı şekilde bu görüşlerimiz doğrultusunda da tasarının 15. Maddesinin (e) bendinin de yukarıdaki görüşlerimize paralel olarak tadil edilmesi gerekmektedir.
 
Taslağın “Uyarma, Para Cezası, Faaliyetin Durdurulması” başlıklı 14. Maddesi, 2. Fıkrasında, aykırılığın nevi’ ne göre aykırılığın tespit edildiği hizmet alanında 5 günden 45 güne kadar faaliyet durdurma cezasına hükmedileceği düzenlenmiştir. Kanımızca bu düzenleme de ceza hukukunun temel prensiplerine aykırıdır. Ceza hukukunun temel prensiplerinden biri de suçların ve cezaların kanuniliği ilkesidir. Bu ilkeye aynı zamanda “Kanunsuz Suç ve Ceza Olmaz” ilkesi denmektedir. Buna göre hak ve özgürlüklerin korunması ve güvence altına alınması için suçların/yasakların ve bu suç ve yasaklar karşısında uygulanacak cezaların/yaptırımların önceden belirlenmesi, kişi ve kurumların hak ve özgürlüklerinin sınırlarının çizilmesi ve bu sınır içinde kişi ve kurumların davranışlarının serbest bırakılmasıdır. Anılan maddenin 2. Fıkrasında idare “aykırılığın nevi’ ne göre” aykırılığın tespit edildiği hizmet alanında 5 günden 45 güne kadar faaliyet durdurma cezasına hükmedileceği düzenlenmiştir fakat aykırılığın nevi’ nin ne ve neler olduğunu madde içinde düzenlememiştir. Bu durumda her zaman için ucu açık, keyfi ve yoruma dayalı cezaların, kanunlarda ve yönetmeliklerde yer almasa bile uygulanmasının önünü açabilecek niteliktedir. Dolayısı ile bu maddeye göre eğer idare aykırılığın nevi’ ne göre 5 günden 45 güne kadar faaliyet durdurma cezasına hükmedebilmek için bir düzenleme yapma gereksinimi içinde ise, bu durumda idarenin “aykırılığın nevi’ lerinin” neler olduğunu bu madde içinde tek tek sayması ve hangi nevi’ için kaç günlük faaliyet durdurma cezasının tatbik edileceğini yine bu madde içinde belirtmesi gerekmektedir. Eğer burada belirtilen “aykırılığın nevi’ leri” taslak metnin ekinde yer alan “EK-2 Uygulanacak Cezalar” tablosu ise, muhtemel yanlış anlaşılmaların önüne geçilmesi için bunun madde içinde açık şekilde ifade edilmesi  gerekmektedir. Bununla birlikte her halükarda yukarıda belirttiğimiz üzere “EK-2 Uygulanacak Cezalar” tablosunda tanımlanmış ve aynı uygunsuzluğun 4. Tekrarında uygulanacak olan “Yetki Askıya Alma” cezasının süresinin her bir yasak için tek tek düzenlenmesi gerekmektedir. Yoksa sadece “Yetki Askıya Alma” şeklinde ceza tanımlanması idarenin dilediği kişiye en az 5 ve en çok 45 gün olmak üzere faaliyet durdurma, yetkiyi askıya alma cezası verebileceği anlamına gelir ki bu da yukarıda detaylı olarak açıkladığımız üzere ceza hukukunun temel prensiplerine aykırı düşer.
 
Nihayetinde güncel mevzuatta gözetim firmaları hizmetlerini ifa etmek için önce Türkiye Akreditasyon Kurumu’ na akredite edilmekte ve daha sonra Ekonomi Bakanlığı’ ndan uluslararası akreditasyon gözetim firması yetki belgesi almaktadır. Oysa bu taslakta gözetim firmalarının Türkiye Akreditasyon Kurumu’ na akredite edilmesi ve Ekonomi Bakanlığı’ nadan veya başkaca idari bir makamdan ayrıca bir uluslararası gözetim yetki belgesi alınmasından bahsedilmemektedir. Bu durumda da gözetim hizmetleri yapacak firmaların herhangi bir akreditasyon almadan sadece bu taslaktaki yeterliliğe sahip olması halinde aynı zamanda uluslararası akredite gözetim firması olarak da görev yapıp yapamayacağı konusu tartışmalı hale gelmektedir.
 
Bilgi ve takdirlerinize arz olunur.

Saygılarımla
Avukat
Barış Çalık